Son zamanlarda bir köpek aşkı ülkemizde başını gidiyor. Köpek aşağı, köpek ayukarı. Özellikle Z kuşağında bir hayvan sevgisidir ki sormayın gitsin. Ülke krize girse, yiyecek içecek stoklarımız komple sıfırlansa “köpek maması” kalmış mı diye sorarlar. O kadar büyük hassasiyet ile konuya yaklaşıyorlar.
Öncelikle çocuk yaşta kuş, balık gibi hayvanları baktım ve büyüyünce hiç hayvan beslemedim ve merağım da yok. Bu meraksızlığımı “hayvan sevgisizliğine” bağlamayın çünkü o küçük canlılara karşı olur da bir hata yaparım diyerek beslemiyorum ve kendi evimde de barındırmıyorum. Benim hassasiyetim de tam olarak bu yöndedir.
Hayvan sevgisi kişiye özel bir duygu olmalıdır. Topluma illa enjekte edilmeye çalışılıyorsa artık onun altında biraz daha farklı şeyler aramak ve incelemek gerekir. Eğer biraz tarih sayfalarını araştırırsak, bizler ülke olarak aynı senaryoları 1908 – 1910 yıllarında da yaşamışız.
O dönemin İstanbul’unda da bir köpek sevgisi almış başını gitmişti.
- Dernek ve vakıflar için yapılan alan adı başvurularında, başvuru yapan organizasyonun kuruluş kanunu, vakıf senedi veya dernek tüzüğünün -ilk üç sayfası ile son sayfasının- “.tr” Alan Adı Yönetimi’ne iletilmesi gerekmektedir.
- Proje ve kongre gibi kar amacı bulunmayan oluşumların ise “.org.tr” ikinci düzey alt alan adına başvurabilmesi için en az üç sivil toplum kuruluşundan destek yazısı alması gerekmektedir.
Bu yazıyı okumanız yaklaşık 8 dakika sürecektir.