Herkese Merhabalar;
Bugün biraz daha farklı bir yazı yazmak istedim.
Düşünsenize.. Sabah evden çıkıyorsunuz ve bir arkadaşınız sizi arıyor. Yanına gelmenizi istiyor ve siz de tamam konum gönder geliyorum diyorsunuz. Arkasından size gönderdiği konuma tıklıyorsunuz ve arkasından Google Maps ile yol tarifi alarak arkadaşınızın yanına gidiyorsunuz..
Veya sevdiklerinizle beraber çekildiğiniz fotoğraflara bir zeval gelmesin diye Google Drive’a yüklüyorsunuz.
Veya Gmail servislerini kullanarak mail alıp gönderiyorsunuz
Veya yabancı bir kelimeyi aramak için translate servisi üzerinden yardım alarak çeviriyorsunuz.
Veya Google Docs servislerini kullanarak tablolar ve formlar oluşturuyor ve insanların dahil olmasını sağlıyorsunuz
Veya Google ile bir arama yapıyor ve sonuçlara ulaşıyorsunuz..
Ama Neden Google bu kadar hizmeti ücretsiz sağlasın ki? Bunun sadece para kazandığı reklam servisleri ile bir alakası olmamalı..
Şimdi sizlere Google’ın topladığı bunca veriyi nasıl pazarladığını ve sattığını anlatacağım..
İçindekiler
Google Neden Bu Kadar Hayırsever?
Aslında cevap oldukça basit.. Google hayırsever değil, parasever bir şirket.. Tabi herşeyden önce google’ın bir şirket olduğunu unutmamak gerekir. Sadece para kazanma stili belkide dünyada devrim niteliğini sağlaması nedeniyle ve bizlerin de bu google dışında çok fazla ciddi tercihimiz de olmaması sebebiyle google’ı oldukça çok seviyoruz. Verdiği onlarca ücretsiz servisi özellikle #Turkcell tarafından çok fazla servisler çıkarılarak denenildi fakat ne yazık ki istenilen ivmeyi yakalayamadı.
Zamanında katıldığım bir ekonomi eğitimi vardı Malatya’da.. Orada doların neden bu kadar değerli olduğu konuşuluyordu. Gerekçesi tamamen el değiştirilebilirliği kolay olmasına bağlanmıştı. Google’da bunun gibi kullanılması oldukça kolay olsa gerektir ki kimse vazgeçemedi veya ülkemizdeki alternatifler üretilemedi.
Eğer Turkcell gidip Yaani servislerini business versiyonunda kullanmaya açabilirse ücreti mukabilinde de olsa kullanmayı düşünüyorum.
Google’ın servislerini ballandıra balladıra youtuber dostlara söylemek istediğim bir kaç cümlem mevcut 🙂
Neden Google’ın bu servisleri nasıl yaptığını araştırıp bir muadiline sahip olmamız için kaynak üretmiyorsunuz da, google’ın servislerini ballandıra ballandıra anlatıyorsunuz?
Google Bu Verileri Nasıl Satıyor?
Öncelikle Google her defasında insanların gizliliğine üst düzey hassasiyet gösterdiğini ve kişisel olarak yapılan şeylerin gizli kalacağını her zaman taahhüt etmektedir. Teorik manada Google’ın sizin aldığınız yol tarifleri ile veya Google Drive’a yüklediğiniz resimleri ile bir saplantısı yok. Oturup baktıklarını da zaten zannetmiyorum.
Google sizin yaşantınızın istatistiklerini satıyor ve bunu da Google Cloud Platform isimli sistemiyle herkes tarafından satın alınmasını sağlıyor ve bunu satacağını da açık açık gizlilik koşullarında beyan ediyor.
Nedir Bu Google Cloud Platform?
Google Cloud, Google firmasının Google arama motoru ve Youtube gibi sitelerin de kullandığı sunucu altyapı hizmetlerini son kullanıcıya sunduğu bir bulut bilgi platformudur. Basit web sitelerinden kompleks uygulamalara kadar çeşitli tipte yazılım Google Cloud üzerinden geliştirilebilir hale getirdiği oldukça geniş bir platformdur.
Örneğin Uber uygulamasını hayal edelim. Uygulama bir taksinin sizden ne kadar uzak olduğunu ne zaman yanınıza gelebileceğini gösteriyor. Şimdi burada taksinin sizden ne kadar uzakta olduğu servisi vermesi ücretli bir servis, taksi size gelirken haritada takip edebilmeniz ise ayrı bir ücretli servistir. Tabi bunun ücretini sizden değil Uber’den tahsil etmektedir.
Veya sizin basit düzeyde bir internet siteniz var sitenizin Google translate servisi ile çeviri yapılmasını istiyorsunuz. Mesela bunu yakın bir zamanda bir kardeşimin firmasında denediler ve uyguladılar https://www.izmetalim.com adresinde örnek olarak görebilirsiniz. Sayfa otomatik olarak ingilizceye çevriliyor ve tabi bu da ücretli bir servis. Fakat translate’i geliştiren ise herkes.. Herkesten topladığı veriler ücretli bir servise dönüyor ve google translate gibi servislerde yardımcı olanlara ise sadece “Teşekkür Ediyoruz” mesajı gidiyor..
Mesela siz bir Google Rehbersiniz ve gezip tozduğunuz yerlerin fotoğraflarını Google Haritalar’a yüklüyorsunuz. Artık sistemlerin machine learning altyapısı ile beslendiğini göz önünde bulundurursanız, sizin çektiğiniz nesneler yazılım algoritması ile algılanarak ve bunlar yine farklı bir havuzda toplanarak yine yeni bir pazarlama ağı oluşturulabilmesi mümkündür. Basit bir örnek vermek gerekirse yazılımsal olarak “Google Haritalar’a paylaşılan fotoğraflarda, plajda fotoğraf çeken bir kişinin fotoğrafı çektiği saatteki hava sıcaklığı verilerini” toplamak mümkündür veya yine yazılım algoritması ile “Konumu müze olan kişilerin fotoğraflarında hayvan figürü olan kişileri fotoğraflarını belirle” diyerek yine bir veri toplamak mümkündür. Yani ne ucu var ne bucağı.. Tamamen yazılımı geliştiren kişinin hayal gücüne ve aynı yazılımcının sağlayacağı hizmet karşılında Google’a ödeyeceği paraya kalmış bir konu.. Hatta Google mesela fotoğraf çekenlere komik komik rütbeler verir. Bu rütbeleri alanlar gizlilik koşullarında belirtilen kısımları okumadıkları için Google’a verdiği ücretsiz hizmetten Google’ın onun üzerinden kazandığı paradan dahi haberleri yoktur.
Bu Hizmetleri Kullanmanın Ücretlendirmesi Nasıldır?
Bunun çok fazla ücret katmanları var fakat sadece fikir vermesi açısından bir kaç tane paylaşmak istedim.
Mesela siz Haritalar servisini kullanarak bir proje geliştirmek isterseniz, her 1000 sorgu başına 7 dolar ödemeniz gerekmektedir.

Mesela Google Translate servislerini kullanarak aylık 10 bin ziyaretçi alan bir web sayfanız mevcut.. Bu aylık 10 bin kişi için Google’a aylık 2 dolar ücret ödemeniz gerekmektedir. Bu seneryoların tamamını https://cloud.google.com/products/calculator#id=undefined adresinde görebilirsiniz.
Biraz İçimizi Dökelim 🙂
Dünyanın yazılım konusunda en önde gelen ülkeleri Çin, Hindistan ve Vietnam diyebilirim. Fakat bunlar dahi bir silikon vadisini adam akıllı oturtup, kendi uygulama marketlerini açabilmiş değiller. Daha doğrusu tüm dünyaya açabilmiş değiller. Bazen ülkelerin verdiği facebook, google gibi sitelerin ülke içinde kullanımı yasak olması kısmen mantıksız gelmiyor. O ülkeler hem kendi vatandaşlarının verilerini dışarıya çıkmasını istemiyor hem de kendi uygulama marketlerinde aynı hizmetleri almasını sağlayarak teknoloji gelişimini farklı bir perspektifte değerlendiriyor. Bizim ülkemizin zaten bu konularda esamesi dahi okunmuyor. Bir Türk şirket atılım yapsa dese ki kendi app store, google play gibi uygulama marketimizi açıyoruz. Adamlar der ki, ne gerek var.. Zaten Apple ve Google bunu sağlıyor.
Böyle bir veri depolamadan ötürü oluşan ticari kayıplar her ne kadar ülkelere büyük bir zarar verse de, böyle bir platformun sıfırdan tekrar kurulabilecek olması artık ticari şirketler meselesi değil devletler üstü bir meseledir. Mesela şahsi kanaatim Türkiye’nin böyle bir altyapı kurmaya gücü yoktur. Fakat Türk Devletleri oturup ortak bir şirket kurma fikriyle yola çıkarak devasa sermayeler kurabilirse tabikide bunun da yapılabilmesi mümkündür. Fakat bu platformları zenginleştirmeye başlamak yine devletlerin Google Facebook gibi şirketlerin önünü kesmeye başlamasıyla mümkün olacaktır. Tabi bunun içinde o ülkelerde yaşayan vatandaşların saçmalamayı bırakıp, Google ve Facebook gibi şirketlerin kısıtlanmasının yobazlık olarak görmemesiyle de doğru orantılıdır. Oysaki yobazlık olarak görülen veriden oluşan ülkenin ticari ve istihdam kaybını hesaplayabilseydik zannediyorum Aselsan’ın ilk ürettiği telefonu kullanmaya başlardık. Bir de bu anlattıklarım bugünün teknolojileri için geçerli.. Bundan 2 yıl sonra karşımıza neyle çıkabileceklerini bilmiyoruz.
Yazdığım şeylerin ütopik gibi durduğunun farkındayım. Fakat bu hayaller bir yerlerde yazılı kalması gerektiğine de inanıyorum 🙂
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere..
Bu yazıyı okumanız yaklaşık 6 dakika sürecektir.